12 Oca 2011

Sayko Garson

- Hoş geldiniz…
- Merhabalar…
- Birkaç zamandır yoksunuz?...
- Buralardayım aslında…
- Saçlarınız da hayli uzamış… Yani gelmiyorsunuz, burada göremedik sizi.
- Evet, anladım onu. Uğrayamadım maalesef… Nasıl gidiyor, işler yolunda mı, siz iyisiniz?
- Bildiğiniz gibi… diyeceğim ama bir süredir hiç gelmediğiniz için bilmiyor da olabilirsiniz aslında.
- Kusura bakmayın ya, başka işlerim vardı gelemedim işte bir türlü..
- Hiç aklınıza gelmedik yani?
- Yok geldiniz de, işlerim neredeyse o yakınlardaki kafelere filan gittim.
- Başka kafelere gidiyorsunuz yani artık?..
- Yahu genel olarak değil. Öyle bir dönem oldu işte, geçti. Şimdi yuvaya döndüm ama.
- Yuvaya dönüş ha… Evinize de bu kadar seyrek gidiyorsunuz siz herhalde? Onca zaman oldu hiç uğramadınız… Yuva demeyin artık buraya bence.
- Ne alaka şimdi? Derim demem, size ne oluyor yahu! Siz, iyi misiniz gerçekten??
- İyi diyelim iyi olalım! Biz yine buradayız. Siz gelin ya da gelmeyin biz hep buradayız. İşimizi yapıyoruz.
- İyi, ne güzel. O zaman ben bir bira rica edeyim artık.
- Getirsem mi getirmesem mi bir düşüneyim, malum benim de başka işlerim var… 
- Siz şimdi niye bu kadar ters davranıyorsunuz ki? İşlerim vardı, bir süredir gelemedim. Burası benim en sevdiğim kafelerden biri. Hem niye size hesap veriyorum ben anlamadım ki!?...
- Garson olduğum içindir..
- O anlamda değil. Daha hesabı istemedim ayrıca biliyorsunuz ki. Biramı alabilirsem, ona da sıra gelecek inşallah...
- Başka kafelerde siz söyler söylemez getiriyorlar siparişinizi herhalde? Artık oraların kurdu olduğunuza göre bize de tüyo verirsiniz… Muhabbet de ediyor musunuz oralardaki garsonlarla? 
- Yahu ben görmeyeli size bir şeyler olmuş… Lütfen başka bir arkadaşı yönlendirir misiniz bana, bu sohbet hoşuma gitmedi benim.
- A -ha! Başka kafelerin müdavimi olmak için fırsat kolluyordunuz ve ben de bu fırsatı size verdim yani öyle mi! Gidin efendim, gidin.. İstediğiniz kafeye bara gidin! Biz işimizi döndürmenin bir yolunu buluruz...
- Bakın ne diyeceğim, ben şimdi gidiyorum. Daha sonra uğrarım belki…
- Tabi tabi. Hep böyle derler. Sonra da “müdavim” diye geçinirler… Gidin gidin, bakmayın ardınıza. Siz olmadan da devam eder bu kafe hanımefendi.
- Kafayı yemişsin sen. Vallaha yemiş bitirmişsin. Ben gidiyorum!
- Hele bir güneş açsın, köpek gibi geleceksiniz gene buraya ben bilmez miyim sizi! Bir de müdavim geçinirsiniz… İşinize gelince güler yüz, işinize gelmeyince pılını pırtını toplayıp gitmeler… O yeni bulduğunuz bitli pis kafeler zaten sizin layığınız! Oralara gidin.  Bi daha da gelmeyin buraya.
- Sana mı sorcam be! Deli!
- Sensin deli! Yürrüü anca gidersin, pis yalancı!  
Şu hale bakın ya, biz burada eşek gibi çalışalım, hanımefendi o kafe senin bu bar benim gezsin! Yok öyle yağma!
Efendim? Bana mı bakıyorsunuz? Hesap mı efendim? Ha, dik dik bakıyorsunuz da deminden beri, hesap mı istediniz onu soruyorum!



1 yorum:

cocostar dedi ki...

hahhaha cok iyi:)benzer bir dialog gercekten olduysa bu tek bir garson olabilir ama o da isten ayrildi:)