21 Ara 2009

Otobüslerim.

İstanbul'un yazında da kışında da otobüse binip bir yerden bir yere gitmek nahoş ama, otobüsleri seviyorum.

Sabahları genellikle işe geç gittiğim ve her sabah "bu sefer geç kalmayacağım. Hıh!" hırsıyla evden erken çıkmaya çalıştığım için, farklı otobüs saatlerinde, başka başka otobüs şoförlerine ve yolculara denk geliyorum. Evden ise her zaman erken çıkamıyorum.

15 dakikada bir Emirgan'a kalkan otobüslerimin 8.30 olanı en kalabalık ve en gergin olanı. Erken kalkmış İstanbullu insanların asabiyeti, oturacak yer kapma davranışlarındaki şehvetten okunur. "Ben oturcam! Çekil! işe gidene kadar 20 dakika daha uyuma şansımı elimden alamazsın"ı yüzlerinden bile okursunuz. Genellikle gençler ve orta yaşlılar oturuyor koltuklarda bu saatteki otobüste ve hepsi uyukluyor oturdukları yerde. Bir-iki durak sonra zaten inecek yaşlılar, gençleri dürtmeye yeltenmiyorlar bile "yazık çok çalışıyorlar..uyusunlar". Bence. Ya da sol gözümü kapatarak hayata bakmaya alışmışım diyelim.
Bu otobüsün şoförü ise, hırçın ve çok hızlı sürüyor. Baltalimanı Hastanesi'ni soran yaşlı teyzelere "yaw geçer! bin sen." gibi sert tepkiler veriyor. Fazla korna çalıyor ve taksileri flan solluyor. O, sabah sigarasını filtresine kadar sömürmeden kalkamıyoruz. Sigarası yarım kalırsa da iyice aksileşiyor. 8.30 insanlarının ruh haline uygun gibi. Hmm..

8.45 biraz daha rahat bir otobüs. Şoförü kalender bir insan. Fazla konuşmuyor. Binerken "yaaa bu şeyden geçiyo mu..?" diye gereksiz yüksek sesle mekan soranlara homurdanır gibi "geçer geçer", "geçmez" veya "cık" şeklinde kısa tepkiler veriyor. Bir önceki otobüsün şoförü gibi "Yaw geçmez ordan, yandakine binecen yandakinee!" gibi agresif bir tepki vermemesi başarılı, ama bence fazla kalender. Duraklarda biraz fazla bekliyor ve Beşiktaş'ta tekdüze bir ses tonuyla "evet arkalara lütfen. Binen var." diyor. Bu cümle ve ses tonu genelde aynı. Pek beğenmiyorum. Otobüs yolcuları ise bir öncekine göre daha seyrekler ve fakat yine uykucular. Bu saatlerde Baltalimanı Hastanesi'ni pek soran olmuyor.

En sevdiğim otobüs ise 9.00'daki. İşe geç kaldığım için stresle bindiğim bu otobüs genelde beni sakinleştiriyor. Hatta bazen 9.00'a 5 kala da kalkabiliyor ve buna çok seviniyorum. Neredeyse hiç söylenmeyerek otobüsü süren biri bunun şoförü. Orta yaşını biraz geçgin. Yaşına göre, sorumluluk taşıdığının her daim bilincindeymiş gibi oturaklı bir yüz ifadesi var. Bazen 5 dakika erken kalktığı için genelde binenler soruyorlar "Kaç dakikaya kalkar?". "Birazdan kalkarız" şeklinde "biz"li ve haliyle de babacan bir cevap veriyor. Baltalimanı Hastanesi'ni soran tüm yaşlı teyzelere "sen bin teyze. Oraya gelince ben söylerim" şeklinde yapıcı davranıyor. Yanlış otobüse yeltenmiş acelesi olanlara ise "Buna değil, 112'ye bincen" filan gibi çözüm odaklı cevaplar veriyor. (112 bence kendi içinde bir çözüm zaten. Ne güzel güzergah. Hızır gibi yetişir.)

Yarın sabah 9.00 otobüsüne bineceğim. Otobüsün 9.00'a 5 kala kalkma ihtimaline karşı evden daha erken çıkacağım. Ön taraftaki koltuklardan birine oturmaya çalışacağım ve Baltalimanı Hastanesi'ni soran tüm yaşlı teyzelere efendi gibi cevaplar vererek, pek takdir ettiğim bu şoförün sırtından bir yük almışım gibi hissedeceğim. İstanbul'un kendine has agresif oyununu bozmuş olmanın verdiği gururla işe gideceğim.
Neyseki arabam yok:)

10 yorum:

cocostar dedi ki...

hahahhaa yaaa nefin resmen emirgan otobusunu ozledim okurken:) saatlerin cok farkinda diildim ama genelde ise gec kalmayan bi insan olarak ben cogunluk 8:30a biniyomusum galiba, gicigim o soforede cok. hatta onun bi de muavini varki bildigin insani sinir etmek icin yaratilmis. bak dene.
-'kacta kalkiyo' dediginde
-'3 dakka soora' gibi dakika hesabiyla cevap verir.
-'kac dakka sonra kalkicak' dersen -'8:30da' der. tam bir pislik bence:) evet dogru cevap veriyo sonucta ama sordugun soruya diil.. ben baya inaniyodum bilerek yaptigina. bilemiycem:))

Nesij dedi ki...

Bu çok güzel olmuş. Her dediğini anladım ve yazının tamamını zevkle okudum. Takipçinim.
:-)

Nefin Huvaj Sevim dedi ki...

Özdenim, sabahları o otobüslerde sensiz gidiyoruz işte işe..:( ama tabi sen 8.30'cu olduğun için çok da fark etmedi dimi ahahha:))

Nefin Huvaj Sevim dedi ki...

Abit, sen yazılarımı sevince ekstra mutlu oluyorum ben biliyosun dimi?:)

Nesij dedi ki...

Evet.
:-)

Profösör dedi ki...

İlginç bir konu. Benim de başımdan geçti. Şöföre bir soru sordum. Sorduğuma bin pişman etti beni. İyi bir yazı.

Nefin Huvaj Sevim dedi ki...

Teşekkür ederim sayın profösör.

Adsız dedi ki...

Evet cok guzel bir yazi olmus, sular seller gibi okudum. Gene olsa gene okurum. Bu arada ben ablasiyim.

Mcc dedi ki...

güzel bir yaz içten ve doğal..

Unknown dedi ki...

"Ya da sol gözümü kapatarak hayata bakmaya alışmışım diyelim." kısmını sevdim ve takdir ettim ben! :)