"Yemiyor, hiç bir şey yemiyor bugün!" demiştim sabah sabah. Ben biri bir şey yapsın bekler gibi kapıya, kuzum al yanakları yüzümde bana bakıyor. "Süte ekmek doğra. Çocuklar sever..." dedi Hanım. Süte ekmek. Bilemedim mi ben onu, düşünemedim mi, yoksa yakıştıramadım mı ne yaptım da vermedim. Süte ekmek, çocuklar severmiş. Büyüklerimizin anlattığı "Bizim zamanımızda..." hikayeleri gibi çok uzaklardan gelmiş, şöyle bir gülümseyip geçtim. Süte ekmek doğramadım. Benim al yanak öğlen bir güzel yemek yedi. Parka gittik, oynadı. Gün bitti, uyku vakti. Uykuya düşmeme az var, "süte ekmek!" diye doğruldum yatakta. Çocuklar severmiş. O ne güzel yardım eliydi öyle, o ne doğrudan, gerçek. Ah ben senin gelmişine geçmişine kurban olayım be ablam, diyesim geldi. Dememişim. Elini öpesim geldi. Öpmemişim. Anlamaz gibi gülümseyip geçmişim. Hanımı da bir daha görmemiş, yurdum gönlüne övgüler sunamamışım.
Oturdum anlattım işte. Hepi topu bir güzelleme. Yine söylenmemiş. Ama anlatılmış, niyeyse.
Oturdum anlattım işte. Hepi topu bir güzelleme. Yine söylenmemiş. Ama anlatılmış, niyeyse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder