12 Ağu 2009

İstanbul izlenimcisi - 1

İstanbul izlenimciniz sizin için yazıyor...:)

Sabah vapurla geçtim Beşiktaş'a. Otobüse bindim. Her gün iki vasıtayla işe gitmek ne menem şey diye diye hem de... Otobüs kalabalık değildi. Lakin oturacak da yer yoktu. Ne yapacağına karar verememiş bir otobüs gibi bir gıcıklık vardı üzerinde.
Sonra otobüse binenlerden birine takıldı gözüm. Akbili yoktu. Akla karayı seçiyordu belli ki. Elinde 10TL ile şoförün önünde durdu. Parayı uzattı öyle. Konuşmuyorlar. Şoför de ona bakıp başını olumsuz anlamında salladı. Kadın boynunu büktü. Şoför seslendi "içeriden sorun bayan, bozamam ben onu".
Akbil'i olmayanlar, şoförün akbilini kullanmak için ona para veriyorlar. O da kendi akbilini akbilsiz kişiye veriyor. Akbil çok önemli istanbul'da.
Şoförün "içeri"den kastı elbetteki benim. Neden mi? Çünkü kadının akbilsizlikten akla karayı seçtiğini gören tek kişi benim sanırım. Diğer herkes 10TL ve bozuk para mevzusu kendilerine yaklaşacak korkusuyla camdan dışarı bakıyor, sabah mendeburu bir yüz ifadesi takınıyor ki kimse ona bulaşmasın, ya da kulaklıkla müzik dinlediğini belli etme çabasıyla anlamsız kafa sallama hareketleri yapıyor...Ben göz göze geldim akbilsiz kadınla. Benim de 10TL bozacak durumum yok. Para üstü al-ver aşamasına gelmek bile yeterince stres vericidir zaten. Sanki otobüste, illegal bir iş yapıp hesabımızı görüyormuşuz gibi. Sevmem böyle şeyleri. Kadınla göz göze gelince "10TL var da.." diye olayın devamına dahil etti beni. İzlediğim, gördüğüm belli. Konuyu biliyorum. Akıllı kadın. Ben de bir iki adım atıp, akbilimi havalı bi şekilde kullandım onun için. Kadın teşekkür etti, ama şimdi sırada 10TL süreci vardı. Bu süreçten o kadar sıkılmış bir yüz ifadesi vardı ki yüzünde, çok iyi anladım onu. Doğru otobüsü yakalamak için binen kişilerin kapıya yığılması veya otobüs dolar da beni almazsa telaşıyla ittirmeler kakışmalar, sonrasında ise hadi bakalım akbil yok! Ne olacak şimdi. İşe geç kalındığında suratsız bir patron da cabası.
Ben de "sorun değil" dedim. Olayın burada noktalanması ve herkesin otobüs içerisinde kendi yoluna gitmesi gerekiyordu. Yani sırt sırta durmak da olsa önümüze dönmek - olması gereken buydu. Fakat konu kapanmadı!
Kadıncağız yüz ifadesi daha da ekşimiş olarak "nerede ineceksiniz? aynı yerse beraber indiğimizde ben bozdurayım, parayı vereyim size.." demez mi! Bu kez daha içten söyledim inansın diye: "Sorun değil, gerçekten..".
"Ay çok sağolun, sabah çıkarken alırım genelde yanıma bozuk para ama tüh işte bugün böyle denk geldi" filan diyor...Ahan da bittiğim andır! Yolumuz uzun. Yarım saat filan yol var daha. Sanırım muhabbete girecek benimle ve ona iyilik yaptığım için "iyi bir insan"ım artık ve muhabbeti tersleyerek konuyu kapatma şansım yok. Terslemem zaten, genelde iyi bir insanım ama şu an hiç de konuşasım yok yahu ne olacak şimdi.. "Her evde bozuk para kutusu olur ya..bizimki genelde boş mıh mıh.." Morali düzelmeye başladı, seviniyorum bu duruma ama girmek istemiyorum işte muhabbete. Anla beni: Ben öyle akbil bastım, sorun değil dedim ve mutlulukla yoluma devam etmek, müziğimi dinlemek istiyorum.
"Öyle oluyor evet". Konuyu kapatmak isteyen Nefin cümlesi. Nefin'i de tanımaz etmez nerden bilcek diyordum ki kendi kendime..Bu kez de benim yüz ifadem düşmeye başlamış sanırım. Kadıncağız "evet. çok teşekkürler tekrar" dedi. Baştaki "evet" = Durumu anladım ben güzel kardeşim. Öyle sen iyiliğini yapıp, etliye sütlüye karışmadan yoluna devam edicen bütün gün de kendini iyi hissedicen. Yok öyle yağma aslında. Madem bulaştın bu işe benim evimdeki bozuk para kutusunda niye genelde para olmaz bunu da konuşacağız...Ama hadi neyse. Bastığın Akbil'in hatrına sana da bilmukabele.

Bazı sosyal olaylar tadında bırakılmalı. Nooldu şimdi? Kafamda bi dolu düşünce..Ama en kötüsü otobüsten indiğimde aklımda yankılanan o soru:
"Neden evdeki bozuk para kutusunda genelde bozuk parası olmuyo acaba?"

2 yorum:

cocostar dedi ki...

ikircikli fikircik:)

seyirci dedi ki...

işte beklediğim yol hikayeleri :)