30 Ağu 2012

Okumalar - Edebiyat

Okuduklarımdan alıntıları blogumda paylaşıyorum, ama okuduğum kitaplarla ilgili pek yorum yapmıyorum diye düşündüm bugün. Bu yazıyı da bugün bunu düşündüğüm için yazıyorum. Aynı anda birden fazla kitap okuma alışkanlığım var. Konuştuğum pek çok okur için de bu böyle. Belki de nedenleri benimkiyle aynıdır. Farklı ruh hallerine denk gelebilecek farklı yazarların kitaplarını paralel olarak okuyarak, hem sürekli okuyabiliyorum, hem de biri ağır geldiğinde ya da onu okumaktan sıkıldığımda kapısını çalacak bir başka kitabım oluyor, kendimi daha iyi hissediyorum. Bu aralar, okuduğum üç kitabı da bitirdim. Yeni kitaplarıma geçmeden önce blogumda iki kelam paylaşım dedim...
   
     Alain de Botton, Görmek ve Fark Etmek, tatlı mı tatlı geldi bana. Seçtiği bazı konu ve kavramlara ilişkin kendi yorumlarını paylaşmış bizimle bu kitapta. Sohbeti de bu kadar güzelse sabahlara kadar konuşalım isterdim kendisiyle. Didaktik, buyurgan bir söylemi yok. Öyle "bu, budur." metinlerinden değil yani, rahat olun. Kendi kendine konuşur gibi de dost canlısı iyi mi. İyi. Ha bir de Botton'u yaşayan bir yazar olduğu için de seviyorum. Bence ölmemeliler. Genel olarak yani.

"Mizah yapıtları trajediler gibi, insan olmanın en acı yönlerini işlemek üzere yola çıkarlar. Mizahçıların bilinçaltlarında gizlenen ancak çok önemli olan asıl amaçları, gülünecek daha az durumu var olacağı bir dünyayı (mizah öğelerini kullanarak) yaratmak olabilir." (s.50)




     Calvino'nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu kitabı, "okumak ve yazmak" ile yakından ilgilenenler için yazılmış gayet. Kitabın kurgusu ise bana hayretler verdi. Öyküleriyle sentezlenen bir roman yapısı var ve okuyucusunu da "Kadın Okur", "Erkek Okur" karakterleri üzerinden işin içine katıveriyor bir anda. Farklı bir roman kurgusu okuyasım var diyen herkeş alsın okusun bence. Bir de Calvino ne tatlı yahu:)

"Köprünün demir parmaklıkları gibi konuşmamızda da replikler arasında boşluklar oluşuyor." (s.91)

     Borges - Alef. Borges okumak bana zor gelir aslında… Bütün kafanı vermek zorunda olduğun metinlerdir ve yalnızca bu da yetmez. Donanımın ne kadar fazlaysa -  felsefe, teoloji, tarih, matematik, edebiyat… - Borges o kadar derine gidebilir sende (bu tür kaygıları olmadığına da eminim aslında kendimce). Sanıyorum okudukça, yıllar sonra dönüp dolaşıp tekrar okuyacağım eserleri var/olacak Borges'in. Metinlerinde rahatlıkla algılayabildiğim ve deli deli peşinden koştuğum en önemli özelliği ise samimiyeti!

"Kitaplık sahibi tüm insanlar gibi Aurelianus da sahip olduğu bütün kitapları hakkını vererek okumamış olmakla suçlardı kendini. Bu tartışma ona kitaplığının raflarında ihmal edildikleri için ayıplar gibi duran birçok kitabı gözden geçirme fırsatı verdi." (s.35)




Hiç yorum yok: